Welcome to my Web Site Amateur and CB

SAMSUN ve TARiHi



 

 
SAMSUNUN TARiHi

 
 
Samsun’un ilk ismi Amisos olup şehir İyonyalılar (Miletliler) tarafından kurulmuştur. Ancak, bundan önce Gaskarlar tarafından da burada bir yerleşim yeri kurulduğu (MÖ 3500) bilinmektedir. Bu yerleşim yerinin ise denizden gelebilecek tehlikelerden korunabilmek ve yerleşmenin kolayca sağlanabilmesi amacı ile kıyıdan uzak vadi içinde ve yamaç eteklerinde bulunmaktadır. (Bugünkü Mert Irmağı Kılıçdede Mahallesi sınırları içerisinde kalan ve Gazi İlköğretim Okulu karşısındaki Öksürük Tepe –Dündartepe- çevresindeki alan ile Sosyal Meskenlerin olduğu alan) Bu yerleşim yerinin kurulduğu dönemdeki adının , şehrin eski isimlerinden olan Enete, Simisso, Sinusso ve Peiraeurs’dan hangisi olduğu tespit edilememiştir.

Selçuklu Türkleri bu şehri feth edince mevcut yerin hemen yanına yeni bir yerleşim yeri daha kurmuşlar ve buraya “Samsun” ismini vermişlerdir. “Samsun” ismi, Selçuklu Türklerinin verdiği özel bir isim, olup eski “Amisos” ile ne kelime olarak ve ne de mana olarak herhangi bir ilgisi yoktur. Türkler şehir merkezine Samsun, İl sınırları ile çevrili bölgeye ise “Canik ” demişlerdir.
 
 





Tarihi

Samsun’un tarihi Hititlere dayanır. Anadolu’da ilk siyasi birliği kuran Hititler, bu bölgeye hakim olup, Orta Karadeniz’deki eyaletlerine “Gasgas” ismini vermişlerdir. Hititlerin ise “Moğol-Türk” veya “Turani” oldukları, bazı tarihçiler tarafından zikredilmektedir.


MÖ.562 yılında Miletliler, yukarıda da belirtildiği gibi, ticari bir koloni olarak “Amisos” şehrini kurdular. Kafkaslar’dan gelen Kimmerler, bu bölgeyi ele geçirdiler. Daha sonra Frikyalılar, bu toprakların bir kısmına sahip oldular. Aynı asırda Persler, Anadolu’nun büyük bir kısmı gibi, bu bölgeyi de ele geçirdiler.

MÖ. 4 asırda Makedonya Kralı İskender, Persleri yenerek Anadolu ve İran’ı istila etti. Pers asıllı krallar, Kuzey Karadeniz ile Kırım’a hakim oldular ve MÖ.280 ‘de bağımsız bir krallık kurdular. Daha Sonra MÖ. 1. Asırda, bütün Anadolu gibi Samsun’unda içinde bulunduğu bu bölge Roma İmparatorluğu’nun eline geçti.

MS.395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, bütün Anadolu gibi bu bölge de Doğu Roma (Bizans) nın payına düştü. Bizans İmparatoru Justinianus devrinde şehir gelişti ve Piskoposluk Merkezi oldu.

Muhtelif tarihlerde İslam Orduları bu bölgeye akınlar yapmışlarsa da bölgede devamlı kalmadılar. İranlı Sasaniler de, zaman zaman bu bölgeye akınlar yaptılar. 1071 Malazgirt Zaferi ‘nden sonra, Selçuklu Türkleri’nden Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın komutasındaki Türk Ordusu, bütün Anadolu gibi bu bölgeyi de fethetti.

Bizans’ın tahriki ve Roma kilisesinin de teşviki ile başlayan Haçlı Seferlerinin birincisinden sonra Selçuklular, bazı kıyı şehirleri gibi bu şehri de terk ederek Anadolu içlerine çekildiler. Cenevizliler’in Karadeniz Ticaretini ele geçirmeleri üzerine de Samsun limanının önemi arttı.

Selçuklu Sultanlarından Sultan Keykavus ve kardeşi Sultan Alaeddin Keykubat, Trabzon Rum İmparatorluğu’nu doğuya doğru iterek küçülmesini sağladı. Samsun limanı, bu dönemde Kırım ile olan ticareti sebebiyle oldukça gelişen Sinop yanında sönük kaldı. Bu devirde iki Samsun bulunuyordu: Bugünkü Samsun’un bulunduğu yerde “Müslüman Samsun” ile 2-3 Km Kuzey-Batı istikametinde ve çoğunluğunu gayrimüslimlerin teşkil ettiği Ceneviz Ticaret Sitesi olan “Gavur Samsun” veya (Kara dinli/Kafir manasına) “Kara Samsun” idi.

Ceneviz Sitesi olan Kara Samsun, 14.asırda Osmanlı hakimiyetini kabul etmişti. Anadolu Birliğini sağlamak için çeşitli savaşlara giren Sultan Çelebi Mehmed Hân, Amasya Sancak Bey’i olan Şehzade Murat’ın Lala’sı, Rum Beylerbeyi Biçeroğlu Hamza Bey komutasındaki bir orduyu buraya gönderdi. Hamza Bey, şehri karadan kuşattı. Bunun üzerine Cenevizliler de şehri ateşe vererek gemilerine binip kaçmaları üzerine şehir Osmanlıların eline geçti.

İsfendiyar oğlu Hızır Bey’in elinde bulunan Müslüman Samsun ise Çelebi Mehmed kuvvetlerine karşı koyamayacağını anlayınca, şehir muharebesiz teslim oldu. Böylelikle de Samsun, her iki şehir merkezi ile birlikte 15. asırda kesin olarak Osmanlı Devletine katılmış oldu.

Samsun , Anadolu Selçuklu Devleti çökmek üzereyken Canik Beyliği’nin başşehri olmuştu. 1398’de Yıldırım Bayezıd Hân, Samsun’u alarak, Toroslar’a ve Fırat’a kadar Anadolu’yu Osmanlı hakimiyeti altında birleştirmişti. 1402 Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezıd Hân’ı yenen Timur , Samsun’u Kubadoğlu Cüneyd Bey’e vermişti. Birkaç yıl sonra Tacettinoğlu Hasan Bey, Cüneyd Bey’i öldürerek Samsun’u aldı. Az bir zaman sonra da Samsun, Kastamonu’da oturan İsfendiyar (Candar) Oğullarının eline geçmiştir. 1413 ‘te Çelebi Sultan Mehmed, bizzat kendisi Samsun’u alarak kesin bir şekilde Osmanlı Devleti’ne kattı.

Osmanlı Devrinde Samsun, “Canik Sancağı” (Vilâyeti) adıyla Rumiye-i Suğra Beylerbeyliği (Eyaleti) nin bir vilayeti idi. Tanzimattan sonra Trabzon Vilâyetinin 4 sancağından biri oldu. 6 kazası vardı.

Samsun, Osmanlı devrinde, Sinop ve Trabzon limanları yanında ikinci derecede bir Karadeniz Limanı olmuştur. Bu şehirde askeri ve sivil tersaneler bulunuyordu. Anadolu’ya açılan bir kıyı şehri, Merkezi Trabzon’da olmak üzere Giresun, Ordu, Samsun, Amasya, Sinop şehirlerini içine alacak şekilde kurulmak istenen “Rum Pontus Devleti” nin teşkili için girişilen vahşet ve katliâmlara sahne olmuştur.

Samsun Bölgesinde 20.Yüzyılın Başlarında Rum Pontus Cemiyetlerinin Bölücü Faaliyetleri

19. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti olumsuz yeni bir siyasi durumla karşı karşıya kaldı. Bu, o güne kadar Osmanlı buyruğu altında yaşayan çeşitli toplulukların bağımsızlık yolunda harekete geçmesi (veya harekete geçirilmesi) idi. Aynı dönemde Osmanlı Devleti “93 Harbi” (1877-1878) ile Rusya karşısında ağır bir yenilgiye uğramış, öte yandan Avrupa Devletlerinden aldığı yüklü borçların faizlerini bile ödeyemeyecek duruma düşmüş ve alacaklarını toplama hakkını Duyun-u Umumiye adlı milletlerarası bir teşkilâta bırakmıştı. Bütün bunlar, Devletin içine düştüğü güçsüz durumu açıkça belgeleyen gelişmelerdi. Bu durum, bölücü faaliyetlerin daha da hız kazanmasına yol açmıştı. Bunda, Avrupa ‘da 19. Yüzyıl boyunca gelişen millî liberal akımın, Osmanlı topraklarına da ulaşması kadar, Avrupa devletlerinin bu toprakları paylaşmak gayesiyle yürüttükleri politikaların, özellikle de İngiliz, Fransız ve Rusların, ezeli ve ebedi Türk düşmanlığının ve Jön Türkler ile İttihat ve Terakkicilerin gaflet payları da vardır.

20 yüzyıl başlarında bölücü faaliyetler, Anadolu topraklarına yayıldı. Bu bölgede bağımsız bir devlet kurmak gayesi ile harekete geçen gruplardan biri de Doğu Karadeniz’deki Rumlar’dı. 1904 ‘te Merzifon’daki Amerikan Koleji’nde “Pontus Rum Cemiyeti” adı altında bir teşkilât kurulmuş ve hızla çevreye yayılmıştı. Papadopulaos adlı bir öğretmen tarafından kurulan bu cemiyet, okul müdürü Mr.White’nin önderliğinde teşkilâtlanmasını sürdürürken bir taraftan da itilâf devletlerinin desteğini sağlamıştır.Merzifon’da Anadolu Koleji’nde bir tek Türk talebe yoktu. 135 talebenin 108’i Ermeni, 27’si Rum’du. Okul müdürü, diğer kolejlerde olduğu gibi, bir papazdı. 1893’de misyonerlerin tertiplediği devlet aleyhine yapılan gösterilerin plânlayıcıları arasında Merzifon Anadolu Koleji müdürü olan papaz da bulunuyordu.

Kısa sürede birçok kasabada teşkilâtlanan Pontus Cemiyeti, başta Müdafaa-i Meşruta olmak üzere yeni yeni kuruluşlar ile bölgede teşkilâtlanıyor, bir tarafta da “20 yaşından büyük her üyenin silâhlandırılması’na çalışıyordu. Kısa sürede 14 şube açan Müdafaa-i Meşruta Cemiyeti’nin Çarşamba, Bafra, Havza ve Kavak ‘ta da şubeleri bulunduğu gibi Avrupa devletleriyle işbirliği yapmak gayesiyle “Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti” adı altında yurt dışı ağırlıklı bir teşkilâtı da vardı.

1.Dünya Savaşı yıllarında İtilâf devletlerinin açık desteğini de kazanan bölücü Rumlar, çalışmalarını daha bir yoğunlaştırarak, Çarlık Rusya’sından da silâh almayı başardılar. İngilizlerce de Mondros Mütarekesinin hemen ardından sadece Samsun Rumlarına 10.000 tüfek dağıtılmış, İstanbul’daki Rum Patrikhanesinin ve Yunanistan’ın isteği üzerine son 50 yılda Samsun ve yöresine “göçmen” adı altında 30.000 Rum yerleştirilmiş bunların 25.000 kadarı “Pontus Çeteleri” saflarında yer alarak Samsun ve Merkez kazaya bağlı köylerde 500 civarında kundaklama, öldürme, yaralama gibi olaylara katılarak, “yoketme/Jenosid” kampanyasına girişmişlerdir.

Mütareke Yıllarında Samsun

30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi günlerinde Samsun, bağımsız Canik Sancağı’nın merkez kazasıydı. Sancağın dışında beş kazası daha vardı. Bafra, Çarşamba, Terme ve Fatsa. Samsun ‘un bugünkü ilçeleri olan Lâdik, Havza ve Vezirköprü ise, o dönemde Sivas Vilâyeti’nin Amasya Sancağı’nın kazaları idi. Canik Sancağının 300.000 dolayında nüfusu vardı ve bunun (göçmen adı altında getirilenlerle birlikte) yarısına yakınını Rumlar teşkil ediyordu. Sancağın merkezi Samsun olmasına rağmen Bafra ve Çarşamba kazaları, nüfusça Samsun’dan daha kalabalıktı.

15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e asker çıkarmasından 2 ay önce İngilizler, bu defa Samsun’a 4.000 kişilik bir İngiliz-Hintli kuvveti ile çıkartma yaptılar ve halka gözdağı verdiler.

9.Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı gün, şehirde İngiliz askerleri vardı ve Merzifon dahil, bölgede önemli bir askeri güç olarak bulunuyorlardı.Mustafa Kemal, 21 Mayıs’ta Harbiye Nezareti (Genel Kurmay) ‘ne gönderdiği raporda; Samsun ve dolaylarında 40 kadar bölücü Rum çetesi bulunduğunu, Müslüman halkın kaygı ve korku içinde yaşadığını, Rum Çetelerine karşı bir tedbir olmak üzere bazı Laz çetelerinin para karşılığı bölgeye getirilip Rum saldırılarına karşı kullanıldığını belirtti. Söz konusu çetelerden biri ve en kuvvetlisi; Giresun Bölgesinde üstlenmekle birlikte Karadeniz’in hemen her yerinde baskınlar düzenleyen, Rum çetelerini sık sık zor durumlara düşüren “Topal Osman” çetesi idi . Mustafa Kemal’in Samsun bölgesinde görüştüğü ilk kişilerden birisi de Topal Osman olmuştur.

Yunan donanmasının 9 Haziran 1921 de İnebolu’yu bombalaması üzerine taşkınlıklarını iyice artıran Rum Çetelerine karşı Ankara Hükümeti, 26 Haziran 1921’de Karadeniz’deki Rum nüfusunun başka bölgelere yerleştirilmesini kararlaştırdı. Nurettin Paşa komutasında Sivas’ta kurulan Merkez ordusuna “tenkil hareketi” görevi verildi. Merkez Ordusu Komutanlığı da Pontus’çulukla uğraşanlar hakkında tutuklama kararı alarak bunları birer birer yakalamaya başladı. Merzifon’daki Amerikan Koleji de kapatıldı ve yöneticileri yurtdışı edildi. Bu arada Samsun ve Trabzon metropolid merkezleri basılarak çok sayıda silâh ve belge ele geçirildi. İtilâf devletleri, Rumlar’a karşı alınan bu tedbirleri tesirsiz hâle getirmek için bazı teşebbüslerde bulunmaya başlayınca da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dışişlerinden aşağıdaki cevabi “nota” yı almakta gecikmedi:

“Pontus Devleti fikrini İstanbul’daki Rum Patrikhanesi ve Yunanistan yeniden diriltmişlerdir. Samsun ve Marmara denizi yöresinde şimdiye kadar 20.000’den fazla Türk öldürülmüştür. Türk kadınlarının ırzına geçilmiş, köyleri yakılmıştır. Türk uyruklu Rumlar, Yunanistan tarafından silâh altına alınmaktadır. Karadeniz Rumlarını etkisiz hâle getirmek için Anadolu içlerine nakledilmektedirler. Samsun bölgesindeki Rum köylerinden 2.500 tüfek ve bir milyondan fazla mermi ele geçirilmiştir.”

Merkez Ordusu kuvvetlendirilerek sayısı artırılmış ve 1922 yılının başlarından itibaren de Pontus ayaklamasının bastırılmasına geçilmiştir. Bunun için de bölgeye dağılan milli kuvvetler, asi Rum köylerini ve onların dayanağı olmuş yerleri birer birer taramaya başladı. Sonunda, Pontus hayâli ile başlayan Rumların elebaşları ve onların yardakçıları tamamen yok edildi. Bir çıban başı olarak senelerce etkinliğini sürdüren Rumların bu tutumu kökünden kaldırıldı. Bunun için de Merkez Ordusu’nca ele geçirilen çetelerden 10.886’sı kısmen affedildi. Orduya sığınmayıp direnen 11.188 Rum da öldürüldü. Anadolu içlerinde oturmak zorunda bırakılan Rum kadın ve çocukları da 1923 yılı başlarında vapurlara bindirilerek Yunanistan’a gönderildi. Yunanistan’dan da göçmen olarak 1921-1927 yılları arasında toplam 431.065 kişi ülkemize mübadil olarak geldi. Bunlardan 22.579 u Samsun’a yerleştirildi.

 


 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol